Pazar, Mayıs 10

Seri - Doğru

Doğruyla ilgili, artık kabul edebildiğim tek şey, süreksiz olduğudur. Gelip geçicidir özünde... Üstüne yazılır.

Kalıplarımıza uyamayız, bildiklerimize güvenemeyiz, her hangi bir şeye inanamayız. Bütün doğru bildiklerimiz, her an başka bir şey olabilirler. Artık bizi yalnız bırakabilirler ve o zaman olacak olan tek şey doğru bilinenlerini, doğru olmadıklarıdır.

Biz, hayatlarını doğruya adamış basit insanlar, içten içe öyle korkarız ki, doğruların elimizden gitmesine... o yüzden saplantılarımız vardır bizim.

Nerde olduğumuz, ne yaptığımız, aklımıza gelebilecek her şey etkiler doğruyu. Doğru bu kadar hızlı etkilenebilir bir şey olabilir mi?

Seneler önce insanın ruhuna saldıran küçük spiritler hasta ederdi bizi... Şimdiyse virüsler...

Doğru değişti...

Acaba gerçekten değişti mi?

Cuma, Mayıs 1

saplantılar

anlamını kaybetmiş, yitirmiş, eskitmiş kavramlarda; eski anlamlarını arayıp bulmak ve tekrar gün yüzüne çıkarmak, yaşlanma belirtisinden başka bir şey değildir.

sözler, kelimeler canlıdır. dil canlıdır. değişirler. peki neden o zaman kavramlar değişmezmiş gibi saplanıp kalmaya diretiyoruz?
neden eskinin eskimiş olabileceğini anlamaktan çekiniyoruz?

yenileyemiyoruz kendimizi, hepsi bu yüzden. anlamakta zorlanıyor bile değiliz, o kadar çok anlamamakta ısrarcıyız ki.

her şey değişir ve bunu söylerken değişmeyen bir şey göstermek zorunda değilim. değişimi anlamak için sabite ihtiyaç yok, hareketi anlamak için durağana ihtiyaç yok. her şey aynı şekilde ve hızda değişmediği müddetçe değişimden bahsetmek hep mümkün olacaktır. ve en nihayetinde her şey aynı şekilde değiştiği zaman muhabbet etmeye gerek kalmayacaktır.

madem nasıl ki doğru, sadece etrafa göre şekillenendir pragmatist beyler. o zaman etrafın farkında olmadan hiç bir şeye bir işe yarar gözüyle bakamazsınız. ve bilemezsiniz, ne bu muhteşem (!) insanın hayatta kalma amacına daha fazla hizmet edecek...