Cuma, Mayıs 1

saplantılar

anlamını kaybetmiş, yitirmiş, eskitmiş kavramlarda; eski anlamlarını arayıp bulmak ve tekrar gün yüzüne çıkarmak, yaşlanma belirtisinden başka bir şey değildir.

sözler, kelimeler canlıdır. dil canlıdır. değişirler. peki neden o zaman kavramlar değişmezmiş gibi saplanıp kalmaya diretiyoruz?
neden eskinin eskimiş olabileceğini anlamaktan çekiniyoruz?

yenileyemiyoruz kendimizi, hepsi bu yüzden. anlamakta zorlanıyor bile değiliz, o kadar çok anlamamakta ısrarcıyız ki.

her şey değişir ve bunu söylerken değişmeyen bir şey göstermek zorunda değilim. değişimi anlamak için sabite ihtiyaç yok, hareketi anlamak için durağana ihtiyaç yok. her şey aynı şekilde ve hızda değişmediği müddetçe değişimden bahsetmek hep mümkün olacaktır. ve en nihayetinde her şey aynı şekilde değiştiği zaman muhabbet etmeye gerek kalmayacaktır.

madem nasıl ki doğru, sadece etrafa göre şekillenendir pragmatist beyler. o zaman etrafın farkında olmadan hiç bir şeye bir işe yarar gözüyle bakamazsınız. ve bilemezsiniz, ne bu muhteşem (!) insanın hayatta kalma amacına daha fazla hizmet edecek...

1 yorum:

  1. aslında 'sabit' olan bir şey yok...durağan var saydığımız her şey ama her şey hareket halinde...koskoca bir dağ,bir kaya bile...kavramlarsa sürekli değişir...yıllara dönemlere göre farklı anlamlar kazanır...insanlar bunu anlamadıklarından ya da anlamak istemediklerinden değil bu hıza henüz ulaşamadıklarından orada saplı kalmış gibi görünürler ama aslında çok yol almışlardır da onlara 'saplantı' diyenler kendilerine hareket halinde olduklarını hatırlatacak bir şeyler arıyordur...

    YanıtlaSil