İlk yazımın haklı heyecanı ve gururuyla herkese merhaba. Efendim bundan sonra bu güzide felsefe blogunda ben de "felsefenin günlük yaşamdaki yansımaları" başlığında toparlanabilecek nitelikte yazılar paylaşacağım. Tabi bu demek değildir ki format ya da konu değişmeyecek. Neyse. İlk konuyu biz felsefe öğrencilerine çok da uzak olmayan bir bireyi, "Mustafa Amca"yı sürece katarak yazmayı uygun gördüm. Açıklamakta fayda var ki "Mustafa Amca" bir simge. "Mustafa Amca" kalıbı yerine herhangi bir vatandaşı koyabiliriz. Ama bu vatandaşın felsefeyle organik bir bağı olmadığını düşünerek yapıyoruz bunu.
Felsefenin en sevdiğim tanımlarından biri "thinking about thinking" tanımıdır. Ancak işin pratik kısmı bu tanımda ikinci plana itilmiş gibi gelir bana. Pratik derken günlük yaşamımızı, onu düzenleyen yasaları (daha ziyade toplumsal normlar), insanlarla olan ilişkimizi kastediyorum. Aslında daha da genel konuşursak "felsefe günlük hayatta ne söyler, ne ifade eder?" (felsefe bir şey söyler mi? sorusunu karıştırmayalım). Akademik hayatımızda sorular soruyoruz, tanımlar yapıyoruz, tartışıyoruz, pek çok insana göre "felsefe yapıyoruz" (boş konuşmak anlamında). Ama ya günlük hayat dostlar? O ne diyor bu işe? Tıkandığım noktaları Mustafa Amca'larla açıklayacağım. Otobüste sohbet ettiğim muavinin "felsefe okuyorum" cümlesi üzerine pis pis sırıtıp, "yo yo ciddi soruyorum hangi bölüm?" diye pöykürmesini ben nasıl göz ardı ederim sorarım dostlar. Felsefeye ilk girdiğim yıl yengemin beni tebrik etmek yerine "sağlık olsun" demesini nasıl anlamlandırırım? İşte Mustafa Amca bir muavin, o benim yengem, o benim "felsefe yapma la" diyen mahalle arkadaşım.
İşin geyik kısmı bir tarafa bu durumun nedeni "felsefe"yi çok izole etmiş olmamız bence. Toplumdan ne denli uzak bırakırsak, felsefe de o denli melankolikleşiyor. Kendi kabuğuna çekiliyor, kendisini insanlara kapatıyor. Ama felsefenin hangi alanı insanı ilgilendirmez? Atıyorum "etik" dediğimiz alan niye Mustafa Amca'nın hayatında daha fazla yer edemiyor. "Mustafa Amca'nın şu davranışı etik midir?" sorgulaması, Mustafa Amca'nın haberi yokken ne kadar etiktir?
Aslında bu yazının çıkış kaynağı şudur ki:bkz: http://odtufelsefe.blogspot.com/2010/09/felsefe-mi-pratik-mi.html#more . (Felsefe yapmayalım da "yaşam pratiği" peşinde koşalım demiyorum) Acaba teoriyle pratiği birleştirmek bu kadar zor mu? Toplumsal hayatta özgür düşüncenin, sorgulamanın en önemli aracı felsefeyi Mustafa Amca'lara nasıl yakınlaştırabiliriz? Aradaki bu uçurumu nasıl kapatabiliriz? Tek çare, günlük sorunlar, sıkıntılar üzerine felsefecilerin daha fazla söz söylemeleri.Ayrıca alternatifler oluşturularak, felsefenin bir grup "delirmeyi bekleyen" insanın uğraştığı bir alan olmaktan çıkmasının sağlamaktır.
P.S.(1) İlerleyen süreçte daha özelleşmiş ve derinleştirilmiş çözüm önerileri ile yine aynı konuya odaklanılacaktır.
Pazar, Ekim 10
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Hakkında
"Phil Newlings" seri can sıkıntısı sonucu oluşmuş, plansız programsız, standarttan bağımsız, serbest akım düşüncesine serbestçe bağlı, hoşnutsuz davranışların tedirgin etmediği sürece var olabilecekleri bir yazı denemeleri bütünüdür.
Blogun adresiyle kurulabilecek bütün bağlantılar rastgelelik sendromu sonucu oluşmuştur. Bu blogta "gerçek felsefi" bilgiyi temin etmeniz garantisi yoktur. En nihayetinde yazarlar da okuyanlar gibilerdir. Her bir okuyucu, kendisi için en iyi olanı okumak konusunda yine kendi aklına güvenmeyi öğrenmiş olmalıdır.
Nihayetinde, okumak güzel bir eylemdir ve yazmak da güzel bir eylemdir.
Ayrıca, çok gezerken yolda okumaya vakit ayıran çok bilir.
Blogun adresiyle kurulabilecek bütün bağlantılar rastgelelik sendromu sonucu oluşmuştur. Bu blogta "gerçek felsefi" bilgiyi temin etmeniz garantisi yoktur. En nihayetinde yazarlar da okuyanlar gibilerdir. Her bir okuyucu, kendisi için en iyi olanı okumak konusunda yine kendi aklına güvenmeyi öğrenmiş olmalıdır.
Nihayetinde, okumak güzel bir eylemdir ve yazmak da güzel bir eylemdir.
Ayrıca, çok gezerken yolda okumaya vakit ayıran çok bilir.
Etiketler
..
(1)
air
(1)
anaxagoras
(2)
anaximender
(4)
anaximenes
(2)
anselm
(1)
antik yunan
(3)
apeiron
(4)
atomists
(1)
atoms
(1)
belief
(1)
belirsiz
(1)
Benjamin Lee Whorf
(1)
Bilgi Teorisi
(1)
bilim
(1)
bilim dünyası hayvanları
(1)
bir kedi gördüm sandım
(1)
birey
(1)
change
(1)
christ
(1)
çeviri problemi
(1)
democritus
(1)
descartes
(2)
determinizm
(2)
dil problemi
(1)
din
(1)
diyalektik
(1)
doctrine of recollection
(1)
doğru
(1)
düşünceler
(1)
Edward Sapir
(1)
einstein
(1)
elma
(2)
Emek
(1)
empedokles
(1)
Erdağ
(1)
eşitlik
(2)
etik
(1)
evren
(1)
felsefe tarihi
(1)
fight club
(1)
fire
(1)
four element theory
(2)
greater
(1)
Güvenç
(19)
hakan
(13)
Hegel
(1)
her şey
(3)
heraklitus
(1)
hiçlik
(1)
hisler
(1)
hristiyanlık
(1)
hseri
(2)
indefinite
(1)
infinite
(1)
intro
(1)
irrasyonalite
(1)
Kant
(2)
kavram karmaşası
(3)
kozmoloji
(2)
leucippus
(1)
Linguistic
(1)
matematik
(2)
mekanizasyon
(1)
mekanize
(1)
Melissus
(2)
Minima Moralia
(1)
motion
(1)
Mustafa Amca
(1)
mutlak
(1)
nous
(1)
ortaçağ
(1)
ölüm
(1)
özgür irade
(1)
Parmenides
(2)
Perception
(3)
Plato
(2)
pratik
(1)
Protogoras
(1)
pythagoras
(1)
rasyonalite
(1)
realizm
(1)
Relativizm
(4)
seeds
(2)
sıraya geç
(1)
sonbahar
(1)
sonsuz
(1)
soru
(1)
şüphecilik
(1)
tanım
(2)
tanrı
(1)
tepki
(1)
thales
(3)
Theodor W.Adorno
(1)
Tibet
(1)
truth
(1)
tweety
(1)
uzak doğu
(1)
varlık
(2)
varolmak
(1)
varoluş
(1)
water
(1)
yasa
(1)
Yaz
(2)
yazma
(1)
Zaman
(1)
Zaman ve Mekan
(1)
Zeno
(2)
İnsanlar, ülkemizdeki zorluklar nedeniyle, kol gücü gerektirmeyen işlere, boş iş olarak bakmışlar yüzyıllarca. Şimdi bu kol gücünü neden kullandıklarını sorgulamak yerine, sorgulayanlara hadi yavrum hadi diyerek kendilerini inandıkları şeyden mahrum bırakmak istemiyorlar. Aslında haklılar da. Ama farkına varmalılar ki, o kol gücü gerektiren işlerini, düşünerek, neden yaptıklarını bilerek, nasıl daha iyi yapacaklarını araştırarak, bu işi yapanlar ile bu meseleyi tartışarak, yani sorgulayarak yaparlarsa, hem yaptıkları işten daha bir keyif alırlar, hem de yapıyor oldukları şeyi neden yaptıklarını bilirler. İşte bu yüzden asıl önemli olan pratiği felsefi ile birleştirmek. Antik Yunan'ın problemi, bunu hayata geçirememek, Doğu'nun problemi ise sistematik bir şekilde öğretememekti. Ama zaten kişi bunu ancak bireysel çaba ile başarabilir. Bizler yanlızca aracı olmaya çalışan birkaç ukala tipiz.
YanıtlaSilAyrıca, çok güzel olmuş Erdağ'cım, ellerine sağlık olsun.
Yazıda Mustafa Amca'nın rolünü bilerek yazmadım, biraz daha "çuvaldızı kendimize batırmak" için. Mustafa Amca'ların bu gidişten rahatsız olması yakın süreçte olanaksız olduğu için (burda kişisel gelişimi için az da olsa bir çaba gösteren bireyleri tenzih ediyorum) bizim süreçteki payımız daha bir önem arzediyor gibi. Tam da dediğin gibi, sistematik bir şekilde öğretip- bunu hayata geçirmekle olabilir gibi geliyor bana. Elbetteki zor da bir yerlerden başlamak lazım.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum bu arada Güvençcim.