Perşembe, Aralık 9

Hisler, Düşünceler, Ölümler...

Düşünceler, pek de sahip olamayacağımız şeyler olarak gözükmüyorlar. Günlük hayatımıza baktığımızda, düşünmediğimizi söyleyebileceğimiz belki de tek yer, uyku durumu olabilir ki bunun da şüpheli bir nokta olduğu hepimiz tarafından kabul edilebilir bir şeydir. Peki sizlere bir soru; düşünmeme ihtimalimiz olsaydı eğer, nasıl bir şey olurdu bu durum?
Kendimce bir cevap arayışı içerisindeyim aslında bu soruya. Biraz psikolojik, biraz felsefi, biraz da relativist bir cevap olacak, o yüzden şimdiden hazırlayın kendinizi:

Pazar, Kasım 21

DAĞINIK DÜŞÜNCELER TOPLAMI

Her konuşmanın ve yazmanın beraberinde bir sorumluluk getireceğinin bilinciyle ve biraz da çekincesiyle ama büyük bir heyecan duyarak ilkyazımı yazmaya koyuluyorum işte. Fakat önce kafamda dönüp duran naif ve dağınık düşünce kırıntılarını bloga aktarmam konusunda bana destek olan sevgili Güvenç’e teşekkür ederim. Teşekkür etmem gereken biri daha olacak. Theodor W.Adorno. Çünkü beni bunu yazmayan iten temel güç oydu.

Dil Problemi (1)

"Olağan Pazar Yazıları" adı altında yazmaya başladığım yazı dizim, özel bir yazı çalışması sebebi ile sekteye uğramış bulunmakta arkadaşlar. Kusuruma bakmayın.

Pazar, Kasım 14

Olağan Pazar Yazıları - Determinizm ve Realizm

Bir süredir aklıma takılan bir konu var. Belki yazarken çözüme ulaşır diye düşünerek paylaşmaya karar verdim. Sorunum şu ki, bir insan hem realist olup hem de determinist olmayabilir mi? Aslında bu soruda bahsi geçen realizm, bilimsel realizm. Şimdi basit tanımlamalara geçmenin vakti geldi sanırım.

Pazar, Ekim 17

Olağan Pazar Yazıları - Şüphecilik ve Görecelilik (1)

Daha basit bir konu seçebilir miydim diye soruyorum kendime de, evet kesinlikle seçebilirdim. Şimdi öncelikle h'nin yaptığının biraz daha basitini yapmak istiyorum. Şüphecilik akımı Protogoras ile başlayıp daha sonra çeşitli arkadaşların varlığı ile devam etmiş, bir çok akıma ve bir çok akımın yıkılmasına ortam hazırlamış bir akımdır. Nedir bu akım? Hemen söyleyeyim. Bu adamlar mutlak bilgi yoktur diyor. Şimdi duyabiliyorum "Mutlak'dan kasıt ne?" sorularını. Mutlak ise bildiğimiz "doğru". Ama değişebilen bir doğrudan bahsetmiyoruz burada. Değişemeyecek doğrulardan bahsediyoruz. Mesela dindar bir insan için Allah'ın varlığı mutlak bir doğrudur, fakat "sünnet" kavramı mutlak değildir. Bir realiste göre dünyanın varlığı bir mutlak doğru iken, kendi varlığı mutlak değildir, yanlış olabilir. Sonra bir fizikçiye göre atomların varlığı bir mutlaktır fakat estetik algıların varlığı değildir, yanlış olabilir, gibi gibi.

Bir cevap olarak: Elma

" Elmaya bulaşırken dikkat edeceksin, nihayetinde Adem'i cennetten kovdurandır elma, ya da başka bir deyişle; bilginin kendisidir elma..."

Elmamdan büyük bir ısırık alıp, bir yudum suyla da destekledikten sonra, başlayalım bakalım.

Elmanın tanımı şahanedir bir kere;