Cuma, Nisan 30

Antik Yunan'ın Güzelliği

Biliyorum, Antik Yunan bizleri çok zorluyor. Evren, kâinat, kosmos... Hepsi aynı şeyler ve artık ilgimizi çok fazla da çekmeyen şeyler. Zaman geçtikçe, nedense daha fazla günlük işlere gömülmüş gibiyiz. Ya da insan sayısı arttı da daha mı az farkeder olduk bu insanları? Ya da illa ölmeleri mi gerekiyor, bu güzelim doğa felsefecilerinin, yani günümüz fizikçilerinin yaptıklarını öğrenebilmek için.

Aslında merak ettiğim şey, günümüz bilim adamları, fizikçileri, kimyagerleri, mühendisleri falan felan, hiç mi yaptıkları işin felsefesi ile uğraşmıyorlar? Ya muhakkak bir görüşleri vardır ama buldukları ya da farketttikleri yeni şeyleri açıkladıktan sonra, bir de bu yaptıkları buluş ya da keşif, her ne haltsa, bununla ilgili kendi düşüncelerini belirten ufak tefek yazılar yazsalar. Bunların kendilerinde bıraktığı etkiyi, yaşadıkları duygusal gerilimi ya da ne bileyim, bu tanrının işidir yahut, işte bakın her şey başlangıçta var olmaya başlayan enerjiden kaynaklı gibisinden abuk subuk şeyler yazsalar güzel olmaz mıydı?

Ama Antik Yunan ne kadar güzel bir yerdi ki, bütün doğa felsefecilerimiz, güzel abilerimiz, bunu kendi düşünceleri ile harmanlayıp, bakın bu bundan dolayı oluyor, bu bundan dolayı böyle, bunun böyle olmasını sağlayan şey budur, düşündüğünüzde bunun böyle olduğu size de mantıklı gelecektir gibisinden açıklayıcı şeyler de yazmışlar.

Ah ne güzel günlerdi onlar. Thales'in bahçesini suladıktan sonra oturup yıllarca gökyüzünü, ağaçları, bitkileri, insanları izleyip, her şey sudur demesi. O güzelim 28 Mayıs günü, bütün dünya bir anda karanlığa gömüldüğünde, Thales'in "Ben bunu sizlere söylemiştim." diyen gülümsemesi. Anaximander ve Anaximenes'e verdiği öğütler ve öğretiler. İki genç öğrencinin birbirinden farklı düşünüşleri. Anaximander'in Aperion'u (Bakınız bir kaç önceki yazı) Anaximenes'in Anaximander'e karşı yıllarca yazdığı hava tezi.

Ardından Pythagoras abimizin kurduğu tarikat. Sayılarla, müzikle iç içe yaşayışları. Ah o köpeği tekmeledikleri gün "Bırakın Erudine Teyze'mi kalleşler" diye bağırarak adamların üstüne koşuşu. Sonra Heraklitus'un bütün bunlara nazaran, her şeyin sürekli bir değişme hali içinde bulunduğunu ve bunun temelinde ateşin yattığını söylemesi. Efes halkına paso aşşalayıcı sözler ile hitap etmesi.

Ahh, ahh Parmenides. Bütün değişimi inkar ettin de ne oldu. Gözlerinin önünde değil miydi her şey? Bütün bir evrenin, kosmosun tekillikten oluştuğunu söyledin de ne oldu? Bütün hayatını deli damgasıyla yaşadın. Yalnızca bir takım öğrencilerin vardı sana ayak uydurmaya çalışan. Yine de az da olsa "kendini" işin içine soktun ya helal olsun sana. Zeno ile Melissus'un ağızları açık bir şekilde seni dinlemelerini çok sevmişimdir hep. Sen göremedin ya, o çocuklar neler yaptılar. Hele Zeno 40'tan fazla argüman ile Pythagoras'çılara muhteşem karşı çıkışlarda bulundu. Ah o yazıları okuyabilseydin çok gururlanırdın.

Sonra Anaxagoras'ın her şeyin içinde her şeyden bir şeyler olduğunu söylemesi. Aslında bir noktada atomlara bir giriş bile yapmış sayılabilir de, o nous dediği şey de neydi öyle? Sonra Empedokles'in tekrar dört element teorisine geri dönüşü. Ardından Atomcuların her şeyin atomlardan oluştuğunu söylemeleri ve bunların boşlukta hareket ediyor olduklarını ileri sürmesi.

Her şey güzel güzel gidiyordu işte. Ta ki, Plato gelene kadar. Sırf bütün Yunanistan'ı dolaşan o öğretmenlere gıcıklığı yüzünden bütün bu doğa olaylarını mafetti. Kime zararları vardı onların.

Neyse bu başka bir konu. Diyeceğim şu ki, bu adamlara naif materyalistler diyoruz şu anda. Oysa bu adamlar evrenin bütünlüğüne, ellerinde olan kısıtlı alet ve edevat ve kendileri aracılığı ile bir açıklama getirmişlerdi. Üstelik bunu kendi görüşleri ile harmanlamışlardı. Şimdi neden yapılmıyor bu? Biri çıkıp aha bunu buldum diyip, arkasına bile bakmadan dönüp gidiyor. E bir şeyler yazsana bunun üstüne, açıklasana ne zorluklar çektiğini, neler hissettiğini falan.
Lütfen yapan birileri varsa bulun bana o insaları. Ne biliyim, bir atom altı parçacığını bulan adamın ruh halini, içinde taşıdığı o güzelim duyguları, bunun üzerine olan düşüncelerini hiç mi merak etmiyorsunuz sizler. Ben ediyorum açıkçası.

2 yorum:

  1. ehehe :) ne güzel yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Eyvallah =) Ben de öyle düşündüm. Üstüne bu yazıdan bir buçuk saat sonraki History of Science sınavında da bu yazdıklarımın çok benzerlerini tekrar yazmak zorunda kaldım o daha eğlenceli idi.

    YanıtlaSil